İnsan, zamanı anlayıp kavradığında
Bu durumda dar benliğinin sınırlarından sıyrılır ve adeta kanatlanarak evrensel bir bilince ulaşır. Böylece geçmişin zenginliklerini ve geleceğin hayallerini hissedip bugünü daha anlamlı, derin ve değerli bir hale getirebilir.
Bizim toplumumuzun fiziksel güç ya da manevi değerler açısından ileri ülkelerden eksik olduğu söylenemez. Ancak zamanın kıymetini bilme, onu etkili bir şekilde kullanma ve her anını verimli hale getirme konusunda geri kaldığımız bir gerçektir.
Zaman, sadece gelip geçen bir boşluk değildir; onu yakalayıp kullanabilenler için paha biçilemez bir sermayedir. O, insanoğluna bahşedilmiş en kıymetli varlıklardan biridir. Zamanın değerini anlayanlar, olayların ve eşyanın özüne inerek varoluşun sırrını keşfetmişlerdir. Ancak, zamanı boşluk olarak görenler, onun acımasız dişlileri arasında yok olup gitmiştir.
Eğer bir zamanlar sahip olduğumuz şanlı tarihimize yeniden kavuşmak, milletlerarası dengelerde söz sahibi olmak ve ihtişamlı bir geleceğe yürümek istiyorsak, öncelikle zamana hâkim olmanın yollarını araştırmalıyız. Bu ilahi sermayenin en küçük parçasını bile boşa harcamadan, en verimli şekilde değerlendirmeyi öğrenmeliyiz. Bu bilinci gelecek nesillere aktarmak, onlara zamanı doğru kullanmayı öğretmek bir zorunluluktur.
Geçmişimiz, gururla sahipleneceğimiz bir miras olmalı
Ancak bu miras, geleceğe yönelik somut projeler ve hedeflerle birleştirilmelidir. Dün mutlu ve şanlıydık diye bugüne faydası ne? Bugün refah içindeyiz diye yarına katkısı ne olacak? Gelecek, hayaller üzerine inşa edilmiş camdan saraylarla şekillenemez. Bugün içinde bulunduğumuz zamanı anlamak, onu doğru okumak ve bu anlayışla geleceğe hazırlanmak, milletlerin yükselişinin temel şartıdır.
Varlık âlemi, dikkatle bakan uyanık ruhlar için ilham kaynağıdır. Gözümüzle gördüğümüz her şey, kulağımıza gelen her ses, aslında kâinatın bize sunduğu mesajları barındırır. Gökyüzünün sonsuz derinliklerini teleskoplarla incelemek, denizlerin uçsuz bucaksız ufuklarını seyretmek, ormanların gizemli sessizliğine kulak vermek... Bunlar, insana varoluşun derin anlamlarını öğretir.
Zamanla uyum içinde yaşayan büyük insanlar, onu sadece kullanmakla kalmamış, aynı zamanda ona ruhlarının ilhamını işlemişlerdir. İmam Gazâlî, varlık âleminin ötesindeki hakikati sezmiş; Mevlânâ, zamanın coşkun dalgalarında kendini bulmuş; Newton ise en küçük bir olaydan evrenin büyük sırlarını keşfetmiştir. Bu büyük şahsiyetler, geçmişin birikimlerini en verimli şekilde değerlendirerek yaşadıkları dönemi aydınlatmış ve gelecek nesillere ilham kaynağı olmuşlardır.
Geleceğin başarılı ve bahtiyar nesilleri
Zamanı değerlendirmeyi bilen, çalışmayı ve düşünmeyi bir arada yürütebilen, okurken öğrenen ve öğrendiklerini toplum yararına sunmayı bilen insanlar olacaktır. Onlar, her zaman canlı, renkli ve üretken olmayı başaracaklardır. Bu da onları dünya sahnesinde saygıyla selamlanan bireyler haline getirecektir.